Otuz yıl sonra gördüm, çocukluk evimizi
Sanırdım giderecek, büyük özlemimizi
Köyümü görmek için, çabalarım pek çoktu
Ancak çok değişmişti, hiçbir hatıra yoktu
Sanki gittim yabancı, hiç bilmediğim yere
Evler de benziyordu, maket gibi evlere
Altında oynadığım ceviz ağaçları nerede
Etrafta göremedim, yeller esti yerinde
Bazı evler yıkılmış, enkazı bile yoktu
Kalanlarsa çok sessiz, mezar kadar soğuktu
İlkokula varınca, döndüm baktım o yöne
Bilgi deposu o yer, dönüşmüş viraneye
Yanında duran cami, yürekler acısıydı
Hazin görünüşüyle, kalplerde bir sızıydı
Kurumuştu zamanla, köyümün başpınarı
O koca havuz boştu, yok olmuştu suları
Kırık dallar her yerde, bahçeler kurumuştu
Bakakaldım hüsranla, sanki dünya durmuştu
Şarap fabrikasından, hiçbir eser kalmamış
Fabrikanın üstüne mantar gibi ev kalkmış
Karşıdaki bahçenin haline ne demeli
O kupkuru bahçeyi nasıl ıslah etmeli
Fahri Dayı motoru her gün çalıştırırdı
‘O’ elma bahçesinden, geçimini sağlardı
Vefat etti çok önce, yaşasaydı ne derdi
Bu hazin görüntüyle, yüreğine inerdi
Kısaca her yanıyla, hayalet bir köy oldu
Anılarımın yeri, içime bir dert oldu
Baf’ın Arodez köyü şiirde anlattığım
Bitmez onun hakkında, mısralara yazdığım