Rana Sarro yazdı…
Önceki gün Başbakan Faiz Sucuoğlu ile görüştüm, o günün gecesi yaşlıcıklar ve hastaların yıllarca çektikleri zulüm ve işkenceden kurtuluşlarının ilk gecesiydi. Rahat, klimalı odalarda buz kesmeden uyuyacaklardı yıllardan sonra huzur içerisinde.
‘Takdire şayandır’ tavrınız dedim, o yerin tamamen boşaltılıp boşaltılmadığını ve yaşlılar ile hastaların nereye nakledildiğini sordum.
Tüm detayları anlattı usanmadan bıkmadan. Büyük bir gurur ve huzur içerisinde…
Hakkıdır, ne kadar gururlansa.
Tabii, aldığı bir ihbarı anında değerlendirerek gece vakti o berbat yere gizlice baskın düzenleyen Mehmet Kumser abimizin hakkını verelim.
Her ne kadar da Başbakan’la önceki gün yaptığımız mülakatta “ben sosyal medyadan öğrenmedim bana sabahleyin telefon geldi ve hemen diğer randevularımı iptal edip oraya koştum” dese de…
Buz gibi binada, çarşafsız yataklarda, karyolalara iple bağlı yaşlıları izlediğimiz gece uyku uyumadık hiçbirimiz.
Herkesin yüreği sızladı ama çaresizdik.
Bir su, bir hap vereni, tuvalete götüreni olmayan; ölse kimseye sesini duyuramayan soğuktan titreyerek ağlayarak uyumaya çalışan, sızılardan inleyerek ölmek için yakaran yaşlıcıkları, hastacıkları izlediğimizde duyduğumuz çaresizlik hissini unutamayız.
Tek çaresiz olmayan ve bugüne kadarki gelmiş geçmiş tüm siyasi yetkililer gibi çaresizlik ayaklarına yatmayan Başbakanımızdı.
Mazeretler ardına saklanan yetkililere alışık olan biz gazetecilerin ve televizyoncuların alışık olmadığı bir yönetim biçimiyle karşılaştık ve çok mutlu olduk.
Doğrusu katiyen beklemiyorduk ülkemizde bir yetkilinin anında harekete geçmesini, koşturarak o yaşlı bakım evine gitmesini, daha yolda giderken, yol boyu telefonlar çevirip yaşlıları oradan dakikalar içerisinde kurtarmasını, yönetime an be an el çektirmesini hiç ama hiç beklemiyorduk.
Yetkileri sınırlı iken; ücretli ve özel bir yere mesai saatleri haricinde hafta sonu, seçimden daha yeni çıkmışken, hükümet henüz yokken ve hükümet kurma çalışmaları ile uğraşılıyorken yaşlıların bir günde kurtarılmasını beklemiyorduk hiçbirimiz.
Yaptık yine yaparız diyenlere rağmen yapıldığını hiç görmediğimiz için alışık değildik.
Alışık değildik hükümetin olmadığı, bir genel seçimin ertesinde, sonraki seçimin yakın olmadığı dönemde, oyu olmayan kimsesiz, sahipsiz, hakkını arayamayan, sesini duyuramayan mazlumlar için derhal harekete geçen bir yetkiliye?
Çünkü ülkemizde alışık olduğumuz tavırlar, haberleri ve sosyal medyayı görmemek duymamak, sin da gülle geçsin mantalitesi; sinmeyi başaramazsa türlü mazeretler ardına saklanıp, zaman kazanma, unutturma taktiği; seçim var, seçim yeni bitti, hükümet yok, yetkimiz yok, yasa yok, yok yok yok.
Faiz Sucuoğlu, ötekiler gibi hafta sonudur bekleyelim pazartesiyi demedi… Başka bildik yöneticiler gibi, özel vakıftır yetkimiz yok çaresiziz da demedi… Pozitiftirler, bu yaşlıları ve hastaları götürebileceğimiz aktarabileceğimiz yer yok, birkaç gün daha negatifleşene kadar bu berbat binada kalmaya devam etsinler de demedi…
Mazeretler ardına sığınmadan yöneten Sucuoğlu’nu umarız tüm siyasi yetkililer, belediye başkanlarından tutun da, bakanlara, bürokrat ve müdürlere kadar her yetkili bundan böyle örnek alır.
Bürokrasinin hantallığından, yasaların imkansızlığından, yetkilerinin sınırlı oluşundan bahsederken, vicdanını merhametini insanlığını unutan siyasiler belki örnek alır.
Bu dirayetli duruşun, bu iş bitiriciliğin örnek alınması ümidiyle.